16 Ekim 2010 Cumartesi

Boston,Cape Cod, New Hampshire Seyahat Notları

3.Bölüm

Bostondaki 2.günümüze harbor tarafını gezerek başladık.Şehrin bu kısmına İtalyan mahallesinde geçerek ulaştık.Havanın kapalı olduğu bir gün olduğu için çok güzel fotograflar çekemedim.



Paul Revere 18.yüzyılda Boston yaşamış tarihi karakterlerinden biri.Amerika tarihi bizimki ile karşılaştırıldığında çok yeni sayılır.Tarihleri genelde doğu kıyısında geçen hikayelerle dolu.Bunlardan birinin kahramanı da Paul Revere.Tarihe atına atlayıp İngilizlerin geldiğini Bostondakilere bildirmesiyle geçmiştir.Tarihte "Midnight ride" olarak geçer.

Aşağıda konu ile çok alakalı olmasada adını ilk duyduğumda hatırladığım Beastie Boys şarkısnı bulabilirsiniz.


  Download this mp3 from Beemp3.com






Boston limanından bir şehir turu alarak aslında bir kısımını gezdiğimiz ama hikayelerinin detaylarını bilmediğimiz yerleri gördük.Bu sırada bir yandanda ilerki saatlerde gezeceğimiz yerlerinde planını yapıyorduk.
Bu turda rehberden enteresan bir bilgi öğrendik.Bildiğiniz gibi Amerikalılar için kahve çok önemli hatta hayatlarının bir en önemli parçalarından biri.Son yıllardaki en favori mekan ise Starbucks.Ancak Dunkin' Donuts'ın merkezi Canton, Massachusetts de olduğu için Boston civarında Starbucks'a pek yaşama şansı vermemiş.


Dunkin dükkanları bazı yerlerde aynı blok içerisinde 2 tane olacak kadar fazla sayıda.Favori donutım "Boston Creme"'ide Boston yemekde ayrıca ilginç bunuda konuyu açmışken belirteyim.




İstanbulda modern sanat organizasyonlarında çok eğlendiğimiz için burada "Institute of Contemporary Art" gitmek istiyorduk.Müze çalışanları herhalde şimdiye kadar girdiğim müzeler arasında en antipatik çalışanlara sahip.Hem itici hem kabalar.İçeride en çok minyatür kıyafetlerden oluşan bölüm hoşumuza gitti.Maalesef resim çekimi yasak olduğunda gösterebileceğim bir fotograf yok.Müzenin tükkanınıda çok sevmediğimiz için asaplarımız bozuk bir şekilde dışarı çıktık.






Bu müzeyi seçme nedenlerimizde biride akşamki Bank of America Pavilliondaki "Vampire Weekend" konseriydi.Konserden evvel biletimizi alacağımız için biraz erken gittik.Bileti aldıktan sonra kapıdaki sıraya baktığımızda yaş ortalamasının 15-16 olduğunu görünce biraz hayal kırıklığına uğrasakta arada yaşımıza yakın insanlarıda gördük.Daha sonradan anladık ki onlarda çocuklarını konsere getirmiş velilermiş.Kapılar açılıp içeri girince öncelikle tshirt aldım.Konser verilecek mekan tam anlamıyla kapalı olmayan bir yerdi.Yaklaşık 5000 kişilik mekanın tamamı doluydu.2 sıkıcı ön gruptan sonra konser başladığında herkes ayaktaydı.Kariyerleri ile oynamamak için isimlerini burada vermiyorum heheheh.



İki albümü olan grup "Holiday" ile başlayıp "Walcott" ile bitirdi konseri.İlk albümde bol bol isimleri geçen "Cape Cod" ,"Hyannis" gibi yerlerin bu kadar yakınında grubu dinlemek ayrıca enteresan bir duygu oldu.

Erken gelmemiz ikide sıkıcı ön grubu beklememizden dolayı bol bol etrafı seyrettik. Önümüzde 15-16 yaşında olan dört tane kızdan oluşan grup konser başlar başlamaz çaktırmadan esrarlı sigara içmeye başladılar.Normalde konser alanında sigara içmek bile yasaktı.Diğer yanımızda iki sakin efendi görünümlü (erkek) konser başlayana kadar i-phonelarında birbirlerine yengeç resimleri gösterirken, konser başlayınca öpüşmeye başladılar.


Vampire Weekend Live: White Sky // All Points West // Friday
Yükleyen Noisevox. - Öne çıkan müzik videolarını izleyin.

Konser seyretiğimiz en güzel konserlerden biri oldu.Yaklaşık ön gruplar dahil 4 saate yakın sürdü.Otele vardığımızda saat oldukça geçti ve bütün gün yürümenin daha sonrada Vampire Weekend eşliğinde tepinmekten yorgunluktan hemen uykuya daldık.
Bugünün en ilginç noktalarından biride Dünya Basketbol şampiyonasında Türkiye - Amerika finalinin hiç bir TV kanalında gösterilmemesi.Sırf görürüz ümidiyle bir sports-bar'a girdik.Ertesi günde Amerikanın şampiyonluğu gazetede küçücük bir haber olarak yer aldı.

Hiç yorum yok: