29 Aralık 2007 Cumartesi

Günün şarkısı 31/12/2007

Dixie Chicks - Not ready to make nice

28 Aralık 2007 Cuma

Günün şarkısı 28/12/2007

Janet Jackson - Black Cat

26 Aralık 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 27/12/2007

Nick Cave and The Bad Seeds - The Mercy Seat



VICKI YOHE - The Mercy Seat



Johnny Cash - The mercy seat

25 Aralık 2007 Salı

Günün Şarkısı 25/12/2007

Peter Gabriel Book of love

Günün şarkısı 25/12/2007

Bruce Springsteen Pay me my money down

24 Aralık 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 24/12/2007

Dishwalla - Counting Blue Cars

17 Aralık 2007 Pazartesi

14 Aralık 2007 Cuma

Günün şarkısı 14/12/2007

Scouting For Girls - She's So Lovely

11 Aralık 2007 Salı

Günün şarkısı 11/12/2007

The Charlie Daniels Band - The Devil Went Down To Georgia

10 Aralık 2007 Pazartesi

7 Aralık 2007 Cuma

Günün şarkısı 07/12/2007

Richard Thompson - Needle &Thread

6 Aralık 2007 Perşembe

5 Aralık 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 05/12/2007

Gym Class Heroes - The Queen And I

4 Aralık 2007 Salı

Günün şarkısı 04/12/2007

Ringside - Tired Of Being Sorry

1 Aralık 2007 Cumartesi

Günün şarkısı 03/12/2007

Journey - Open Arms

The Decemberists - The Crane Wife

The Decemberists içerdiği hikayeler anlamında şimdiye kadar yazdığım gruplar arasında belkide en ilginci. En başta ismi Rus isyankarlarından alıyor.Türleri folkdan barok müziğe kadar gidiyor. Konserlerini Rus milli marşı ile açıyorlar. Bittorrentde şarkılarını dağıtan ilk grup.


We Both Go Down Together by *JulienLN on deviantART

İlginçlikleri bunlarla bitmiyor.2005 yılında tüm ekipmanları çalınan grup hayranları tarafından e-Bay’de açılan yardım kampanyası ile tekrar ayağı kalkmış.Bir gitar üreticiside yardıma katılmış.Daha sonra çalınanların bir kısmı Oregonda polis tarafından bulunduysada enstrumanlar hiçbir zaman bulunamamış.

Benim bu yazıda tanıtmak istediğim “Crane Wife” albümleri.(thanks to hafız)Sözleri solist Colin Meloy yazıyor.Birbirinden ilginç hikayeler var albümde.Albümün adında başlamak gerekirse;

Albüm adını birkaç versiyonu bulunan bir Japon masalından alıyor.En çok anlatılanında hikaye şöyle;fakir bir adam günün birinde kapısında turna bulur.Turnaya bir ok saplanmıştır.Adam onu evine alır ve iyileştirir. Sağlığına kavuşan turnayı salınca birden kapısında bir kadın belirir ve adam aşık olur. Paraya ihtiyaçları olduğu kadın adama ipekten kıyafetler yapacağını bunları pazarda satabileceğini söyler.Tek şartı bunları yaparken adamın bakmamasıdır.Günler geçer, kadın birbirinden güzel kıyafetler yapmakta ve adamda bunları satmaktadır ama tabiki para beraberinde merakıda getirir.Adam bir gün dayanamaz ve kadın çalışırken kapının aralığından içeri bakar.Masal bu ya kadın elbiseleri vücudundan çıkardığı parçalarla dikmektedir.İğrenç ama japon masalı bu yapacak bir şey yok.Neyse adamın baktığını fark edince turnaya dönüşerek pencereden uçar ve gider.Hikayeyi üzümü ye bağını sorma diye özetliyebilirmiyiz diye düşünüyorum bir yandan yazarken.



Albüm iki bölümden oluşuyor birinci bölüm Crane Wife masalından esinlenerek yazılmış.İkinci bölüm ise ,The island, Shakespeare’in the Tempest oyunundan esinlenilerek yazılmış.Albüm hikayesini yukarıda anlattığım Crane Wife 3 ile açılıyor.


And under the bowsunbelle
I'll hold in the snowy shroud
She had no heart so hardened
All under the bowsunbelle

Each feather it fell from skin
'Till thread bare and she grew thin
How were my eyes so blinded?
Each feather it fell from skin

And I will hang my head, hang my head low
And I will hang my head, hang my head low

Her grey sky with bitter skin
A rain cloud rain on me
All out behind horizon, oh
A grey sky of bitter skin

And I will hang my head, hang my head low
And I will hang my head, hang my head low


Daha sonra progressive rock klasik rock indie tarzlarının birbirine karıştığı 12 dakikayı aşkın 3 bölümden oluşan “The Island: Come and See - The Landlord's Daughter - You'll Not Feel The Drowning" geliyor. Özellikle bu şarkıda grup üstündeki Jethro Tull etkisi hissediliyor.Ben özellikle “The Landlord’s daughter” ‘ı beğendim.

[Come and See]
There's an island hidden in the sound
Lapping currents lay your boat aground
Affix your barb and bayonet
The curlews carve their arabesques
And sorrow fills the silence all around
Come and see


[The Landlord's Daughter]
As I was a-ramble
Down by the water
I spied in sable
The landlord's daughter


[You'll Not Feel the Drowning]
I will dress your eyelids
With dimes upon your eyes
Lay you close to water
Green your grave will rise

“The Crane wife” ‘dan çıkan ilk single “O’Valencia”.Yakarım Romayıda yakarım tarzı sözleri ile benim diğer bir favori şarkım. Baterist John Moen bu şarkıdada çok başarılı.



You belong to the gang
And you say you can't break away
But I'm here with my hands on my heart

And our families can't agree
I'm your brother's sworn enemy
But I shout out my love to the stars

So await for the stone
On your window, your window
Await by the car
And we'll go, we'll go

When first we laid eyes
I swore to no compromise
'Til I felt my caress
On your skin

But how soon we were betrayed
Your sister gave us away
And your father came all
Unhinged

So await for the stone
On your window, your window
Await by the car
And we'll go, we'll go,

But O Valencia
With your blood still warm on the ground
Valencia
And I swear to the stars
I'll burn this whole city down

Albümde dikkat çeken diğer parçalar 80’lere geri dönüş yaptıran “The perfect crime I” ve “The Perfect Crime II”.I’de ” Papapapa” ‘lı nakaratı neşeli tonu ve fondaki saksofonu ile sanki bu albüm için biraz fazla hareketli gibi.

Albümdeki en ilginç hikayelerden biride “The Shankill Butchers” . The Shankill Butchers İrlanda’da Roman katolikleri öldüren bir çete.Geceleri evlerine giderken yakalayıp işkence ile öldürüyorlar ve genellikle bu ölümler kurbanların boğazlarını keserek gerçekleştiriyorlar.Şarkı bu çete ile ilgili.

The Shankill butchers ride tonight
You better shut your windows tight
Theyre sharpening their cleavers and their knives
And taking all their whisky by the pint
Cuz everybody knows
If you dont mind your mother's words
A wicked wind will blow
Your ribbons from your curls
Everybody moan everybody shake
The shankill butchers wanna catch you
Awake

Bu kadar değişik konularda şarkı sözü yazan Colin Meloy’a yaratıcı değilde ne dersiniz?Kaç albümde katiller, aşk şarkıları ve halk hikayelerini bu kadar geniş bir enstrüman harmanında bulabilirsiniz.(amma cümle oldu ;) )


The Decemberists - Desktop by ~Abu-Dun on deviantART

Neyse albüm dışından bir kaç bilgi vermek gerekirse.Colin Meloy’un kız arkadaşı Carson Ellis grubun her türlü basılı işleri ile ilgili çizimleri yapıyor.Bunlara Crane Wife albümünün kapağı örnek mesela.Çift bu sene başında çocukları oldu ayrıca şu anda bir çocuk kitabı üzerinde çalışıyorlar.Kitap bu sene sonu 2008 başında çıkacak. Kitap Montana’da yaşayan bir kedinin maceraları ile ilgili.Colin Meloy’un solo albümü ise 2008’in ilk aylarında piyasada olacağını söylüyorlar.



decemberists_0331-6 by ~habit on deviantART

30 Kasım 2007 Cuma

Günün şarkısı 30/11/2007

The Divine Comedy - National Express

29 Kasım 2007 Perşembe

Günün şarkısı 28/11/2007

Fiona Apple - Across The Universe



Rufus Wainwright - Across The Universe



The Beatles - Across the Universe

28 Kasım 2007 Çarşamba

Once- İrlandalılar gene yaptılar yapacaklarını

“The Commitments” ‘dan yaklaşık 15 yıl sonra yine bir İrlanda filmi müzikleri ve hikayesi ile beğenimi kazandı.Filmin adı “Once”.Uzunca bir süredir İngiltere albüm listesinde görüyordum en sonunda geçende elime DVD si geçince albümüde edindim.



Film son derece az bir bütçe ile çekilmiş.Yaklaşık 160.000$.Bunun bir kısmı yönetme John Carney tarafından bir kısmı İrlanda film konseyi tarafından finanse edilmiş.John Carney iki başrol oyuncusuna film tutarsa pay sözü vermiş.Başrol oyuncularına gelince Glen Hansard aynı zamanda filmin müziklerini bestelemiş. Markéta Irglová ile Hansard gerçek hayatada kız arkadaşı.Yönetmen filmi çekerken Dublinde izin almamış ve sokak çekimleri genelde uzaktan yapılmış ve ışıktan tasarruf sağlamak amaçlı olarak gündüzleri çekim yapmışlar.Uzaktaki kameralar başrol oyuncularının daha rahat doğal olmalarını sağlamış.



İkisininde ilk filmleri olduğundan olası bir stresde bu şekilde bertaraf edilmiş.Kapalı mekanlarda genelde arkadaşlarının ve Hansard’ın evinde çekilmiş.Yönetmen filmi çekmeden önce ilginç bir ikileme düşmüş.Yarım yamalak şarkı söyleyen bir aktöremi yoksa yarım yamalak oyunculuk yapan bir müzisyene mi rolü vermeli.Sonuçta rolü Glen Hansard’a vermiş.Hansard aynı zamanda The Frames isimli grubunda solisti.

Flixster - Share Movies


Filmle ilgili yazdığım zaman konu özeti vermeyi çok sevmiyorum ama şunu söyleyebilirim klasik mutlu sonlara alıştığımız Amerikan romantik komedilerinden sıkılanlar için birebir bir film var karşınızda.Filmde bir sokak müzisyeni iken birden superstar olma gibi bir başarı hikayesi yok.88 dakikalık bir film.Klasik bir müzikal formatından çok hikayenin içine giren şarkıları daha ön plana çıkaran bir anlatım var.Kasım 22-23 de günün şarkıları bu filmden.Kesinlikle kaçırılmamalı diyor susuyorum.



Flixster - Share Movies

Günün şarkısı 28/11/2007

Bruce Springsteen & Arcade Fire - State Trooper (Ottawa ´07)

27 Kasım 2007 Salı

26 Kasım 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 26/11/2007

NICOLE KIDMAN & EWAN MCGREGOR COME WHAT MAY

23 Kasım 2007 Cuma

Günün şarkısı 23/11/2007

Once - When Your Mind's Made Up

22 Kasım 2007 Perşembe

Günün şarkısı 22/11/2007

Glen Hansard & Marketa Irglova - Falling Slowly

21 Kasım 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 21/11/2007

Blind Guardian - Mr. Sandman



Chet Atkins - Mr. Sandman



Mr SandMan - The Chordettes

20 Kasım 2007 Salı

19 Kasım 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 19/11/2007

Puppini Sisters sing Boogie Woogie Bugle Boy

16 Kasım 2007 Cuma

Günün şarkısı 16/11/2007

Dave Stewart & Candy Dulfer - Lily Was Here

15 Kasım 2007 Perşembe

Günün şarkısı 15/11/2007

Frankie Valli /The Four Seasons - Beggin'

14 Kasım 2007 Çarşamba

13 Kasım 2007 Salı

Günün şarkısı 13/11/2007

The Killers feat. Lou Reed - Tranquilize

12 Kasım 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 12/11/2007

Kansas - Dust In the Wind

9 Kasım 2007 Cuma

Günün şarkısı 09/11/2007

Mark Ronson feat.Amy Winehouse 'Valerie'

8 Kasım 2007 Perşembe

Günün şarkısı 08/11/2007

Big Yellow Taxi - Joni Mitchell





Amy Grant - Big Yellow Taxi Video





Counting Crows feat.Vanessa Carlton-"Big Yellow Taxi "

7 Kasım 2007 Çarşamba

6 Kasım 2007 Salı

Günün şarkısı 06/11/2007

Gallows Pole- Jimmy Page & Robert Plant

5 Kasım 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 05/11/2007

Sophie Milman - Back Home To Me

3 Kasım 2007 Cumartesi

Live Lounge

Son zamanda çok fazla dinlediğim 2 albümden en hoşuma giden ilk 10 parçayı ve orijinal versiyonlarını tanıtmak istiyorum.

Live Lounge şimdilik 2 cd den oluşan bir toplama albüm.İlki geçen yıl ekimde ikinciside bu sene ekimde çıktı.Albüm Jo Whiley'in Radio 1 da yaptığı programda seslendirilen parçalardan oluşuyor.Parçaların bir kısmı cover bir kısmıda grupların veya şarkıcıların kendi parçalarının akustik versiyonlarından oluşuyor.Benim bu iki albümden ilk 10'um ise şöyle;

10-Biffy Clyro - "Umbrella" (originally by Rihanna)





9-30 Seconds to Mars - "Stronger" (originally by Kanye West)





8-Paolo Nutini - "Rehab" (originally by Amy Winehouse)





7-Franz Ferdinand - "What You Waiting For?" (originally by Gwen Stefani)





6-Jameila- Numb (originally by Linkin Park)




5-Arctic Monkeys - "Love Machine" (originally by Girls Aloud)





4-Keane - Under Pressure ( originally by Queen/David Bowie )





3-Corinne Bailey Rae - "Sexyback" (originally by Justin Timberlake)





2-Arctic Monkeys - "You Know I'm No Good" (originally by Amy Winehouse)





1-The Fray - "Hips Don't Lie" (originally by Shakira)



2 Kasım 2007 Cuma

Günün şarkısı 02/11/2007

Your Song - Elton John and Billy Joel

1 Kasım 2007 Perşembe

Günün şarkısı 01/11/2007

NANCY SINATRA summer wine 1967



THE CORRS AND BONO : SUMMER WINE



Ville Valo feat. Natalia Avalon - "Summer Wine"

31 Ekim 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 31/10/2007

Pink Martini - Sympathique

29 Ekim 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 30/10/2007

Ben Harper - Fight Outta You

Günün şarkısı 29/10/2007

Duran Duran - Save a Prayer - Live in Moscow 2001

28 Ekim 2007 Pazar

Haftanın şarkısı (22-26 Ekim haftası)

REM "Man on the Moon" featuring Bruce Springsteen


19 Ekim 2007 Cuma

Günün şarkısı 19/10/2007

Mr Bojangles - Robbie Williams

18 Ekim 2007 Perşembe

Günün şarkısı 18/10/2007

Katie Melua - "If You Were A Sailboat"

17 Ekim 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 17/10/2007

Şebnem Ferah İyi-kötü(Dans Pisti)Live with İstanbul senfoni orkestrası


16 Ekim 2007 Salı

15 Ekim 2007 Pazartesi

Bayramda seyrettiklerim dinlediklerim

Bu bayramda seyrettiğimiz film sayımız ortalamanın üstüne çıktı 2 sinemada 3 de DVD’de film seyrettik.Bunlardan en hoşuma gideni “Perfume: The Story of a Murderer” oldu. Filmin vizyona gireceğini öğrendikten sonra kitabı okumaya başlamıştım. Filmde uzun süredir elimde olmasına rağmen ancak seyredebildim.Yani ikisindede biraz geç kaldım.


Perfume by ~7ucky on deviantART

Filmle ilgili bir kaç küçük notum var. Kitabı uzun süredir filme çekmek istiyorlar ancak bir türlü yönetmen bulunamamış.Adaylar arasında Stanley Kubrick bile var.Ancak Kubrick kitabı okuduktan sonra filme çekilemiyeceğine karar vermiş. Şunu kesinlikle söyleyebilirim yönetmen Tom Tykwer işin altından çok başarılı bir şekilde kalkmış. Yaklaşık 50 milyon euro harcanmış filme. Bu bir Avrupa filmi için ciddi bir rakam.



Filmde en çok baştaki Jean-Baptiste Grenouille doğum sahnesini merak ediyordum.Kitapta onu çok uzun bir şekilde anlatır ve okurken etraf pismi kokuyor acaba diye düşündüğümü hatırlıyorum.Yönetmen açılış sahnesinde bunu çok güzel vermiş.
Jean-Baptiste karakteri için bulunan Ben Whishaw çok yakışmış role.Yan rollerdeki Alain Rickman ve Dustin Hoffman her zamanki gibi çok başarılılar.Son orgy sahneside tabiki sinema tarihinin unutulmaz sahnelerden biri olarak akıllarda kalmaya aday.

Bayramın aktiristi tabiki Michelle Pfeiffer. Pfeiffer 5 yıl aradan sonra tekrar sinemaya iki filmle döndü. Ancak iki filmde bende hayal kırıklığı yarattı. “Stardust” ’ı sinemada “I could never be your woman” ’ı DVD’de seyrettim. Stardust biraz “Harry Potter” biraz “Yüzüklerin Efendisi” biraz “Karayip Korsanları” diye özetlenebilir. Böyle birleşimden çok sağlam bir helva bekleyenler çok bekler çünkü şekeri az kalmış.



Filmden akılda kalan tek şey Robert De Niro’nun gay korsan tiplemesi ama oda ancak şekeri az helva dedirtmeye yetiyor. (amma cümle oldu)”I could never be your woman” ise vasat bir romantik komedi.Ordada Paul Raud’un performans dikkate değer.Yani kısaca iki vasat filmle sinema dünyasına döndü Michelle Pheifer.


Stardust Banner by ~riddikulus345 on deviantART

Bayramın albümüde gene uzun süredir ortalarda gözükmeyen birinden. Annie Lennox.Albümün adı “Songs of Mass Destruction”. Hiç bir zaman çok ciddi bir Eurythmics hayranı olmadım ama Annie Lennox’u her zaman takdir etmişimdir. 2003 de çıkardığı Bare albümünde 4 yıl sonra “Songs of Mass Destruction” ‘la bu kez sükse yapacağa benziyor. “Artık popüleritemi kaybettim cover albüm çıkarayım” gibi bir kaygı taşımadan bir albüm çıkarmış. O yıllarda meşhur olanlar bir ticari kaygı mı yoksa garantili formülmü diye düşünüyorlar bilinmez genelde cover albüm çıkarmayı tercih ediyor. 90’larda Muazzez Ersoya laf ederken şimdi her kim popülaritesini yitirmiş ise ya bir cover albüm yada düet albümü çıkarır oldu. Bunların istisnalarıda var tabiki örneğin Sinead O’Connor ‘ın “Collaborations” veya Mark Ronson’ ın “Version” gibi.



Tekrar konuya geri döner isek albüm 11 yeni besteden oluşuyor.”Dark Road” ilk single.Karamsar kırılgan bir aşk şarkısı.Formatı bozmayalım sözlerinide yazayım.
There's a feelin
But you're not feelin' it at all
There's a meaning
But you're not listening any more
I look at that open road
I'm gonna walk there by myself

And if you catch me
I might try to run away
You know I can't be here too long
And if you let me
I might try to make you stay
Seems you never realise a good thing
Till it's gone..
Maybe im still searchin
But I dont know what it means
All the fires of destruction are still
Burnin' in my dreams
There's no water that can wash away
This longin' to come clean

Annie Lennox’un sesini her zaman için slow parçalara daha yakıştığını düşünmüştüm.Dolayısıyla bu albümdede dikkatimi çeken parçalar genelde slowlar oldu.”Smithereens”, “Lost ve Fingernail moon” tavsiye edebileceğim diğer parçalar.Eurythmics şarkılarını özleyenler içinde “Ghosts in my machine” ve “Colored bedspread” özellikle birebir.

Günün şarkısı 15/10/2007

Vanessa Carlton - A Thousand Miles

11 Ekim 2007 Perşembe

Günün şarkısı 11/10/2007

Procol Harum - A Whiter Shade of Pale



A Whiter Shade Of Pale (Live) _ Gary Brooker & Friends



Annie Lennox Whiter Shade of Pale

10 Ekim 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 10/10/2007

Bryan Ferry - Just Like Tom Thumb's Blues

9 Ekim 2007 Salı

Günün şarkısı 09/10/2007

Michael Bublé - Everything

8 Ekim 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 08/10/2007

Mike Oldfield - Tubular Bells

5 Ekim 2007 Cuma

Günün şarkısı 05/10/2007

Crash Test Dummies- MMM MMM MMM MMM

4 Ekim 2007 Perşembe

Günün şarkısı 04/10/2007

1 şarkı 3 değişik yorum

Nina Simone



Michael Bublé



Muse

3 Ekim 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 03/10/2007

Panic! at the Disco- I Write Sins Not Tragedies

1 Ekim 2007 Pazartesi

Günün şarkısı 02/10/2007

Dance Floor Anthem Good Charlotte

28 Eylül 2007 Cuma

Günün şarkısı 01/10/2007

The Fratellis - Chelsea Dagger

Günün şarkısı 28/09/2007

KT Tunstall - Black horse and the cherry tree



27 Eylül 2007 Perşembe

26 Eylül 2007 Çarşamba

Gogol Bordello, Gypsy punk, Everything Is Illuminated vs. vs. vs.

Türkiye’de Gogol Bordello ismini bir çok kişi Madonna ile Live Earth’de “La isla Bonita” ‘yı seslendirdiğinde duydu ancak grup geçtiğimiz yıllarda, hatırladığım kadarıyla, 2 kere ülkemizde konser vermişti. Canlı olarak hiç seyretmesemde en çok seyretmek istediğim 2-3 gruptan biridir kendileri.



1999 yılında kurulan grup New Yorklu olarak geçsede aslen Ukraynalı elemanlara sahip ve “Gypsy Punk” denilen bir türleri var. Çingene müziği deyince aklına Goran Bregovic gelenler o tarzda bir şeyler bekleyenler hayal kırıklığına uğrayacağını şimdiden söylemem lazım. Karşılaştırıldığında oldukça sert ve hızlı bir tarzı var Gogol’un.



Ilk olarak “Start wearing purple” single ile parlar grup. Bu şarkı daha sonradan “Everything Is Illuminated” filmi için yeniden seslendirilir. Filmde grubun solisti Eugene Hutz başrollerden birindedir. Konu açılmışken filmin konusundanda bahsedeyim. Genç bir Amerikalı Yahudi (Elijah Wood)Ukrayna’ya büyükbabasının geçmişini araştırmya gelir. Elinde bir fotoraf ve köyün ismi hariç hiç bir şey yoktur. Bir tur şirketi ile anlaşır ve tur şirketinin sahibi yaşlı adam ingilizce bilen torunu(Eugene Hutz) ile birlikte Ukraynada bir yolculuk başlar.Özellikle müzikleri keyifli bir film.IMDB’de ratingi 7,7 idi merak edenler için söyliyeyim. Konuyu biraz dağıtsamda araya birde film önerisi koymak iyi oldu.





Tekrar “Start wearing purple” ‘ a dönersek, bu şarkının bir özelliğide Baltimore Ravens (ki renkleri mor-siyah-gümüştür) resmi olmayan şarkısıdır. 2006-2007 sezonunda radyo ve televizyonlarda sıkça çalmıştır.



Grubun isimi Nikolai Gogol’dan gelmektedir. Ukrayna edebiyatının batıya tanıtan önemli bir yazardan esinlenme sebepleri belkide gypsy müziğini batıya punk formlarında tanıtacak olmaları.


Gogol Bordello by ~sculmully on deviantART

Grubun 5.albümleri “Super Taranta” bence 5 albüm arasında en iyisi.Genelinde bütün şarkılar başarılı bulduğumu söylemem lazım.Sözlerdeki espriler, müziklerdeki enerji “Super Taranta” ‘yı diğer 4 albümden bir üst basamağa koymaya yetiyor. Albümün adından başlarsak “Taranta” Güney İtalyadan bir dans türü. Albümde kullanılan bir çok enstrüman ,tarzını bir sınıfa koymada zorluyor dinleyiciyi. (Mandolin,akordeon,gitar,keman vs) Çingene müziğinden, metale ordan flamenkoya ordan klasik punka giden insanı dinlerken deyim yerindeyse kıpır kıpır ettiren bir karmaşa albümün özeti aslında.

Albüm Ultimate ile açılıyor Aksak ritmle başlayıp ortalarda hızlanan ve deliren bir vocal var şarkıda.

There was never any good old days
They are today, they are tomorrow
It's a stupid thing we say
Cursing tomorrow with sorrow



İkinci parça albümün aynı zamanda single’ı “Wonderlust king”. Sözlerde belkide kendilerini anlatıyorlar.

I traveled the world
Looking for understanding
Of the times that we live in
Hunting and gathering first hand information
Challenging definitions of sin

I traveled the world
Looking for lovers
Of the ultimate beauty
But never settled in
I'm Wonderlust King!

And presidents
And billionaires
And generals
They'll never know
What I have owned!
What I have owned...
I'm a wonderlust king!



Eleştirisel ve esprili sözleri ile dikkati çeken “Supertheory of supereverything”

First time I had read the Bible
It had stroke me as unwitty
I think it may started rumor
That the Lord ain't got no humor

Put me inside SSC
Let's test superstring theory
Oh yoi yoi accelerate the protons
stir it twice and then just add me, 'cause

I don't read the Bible
I don't trust disciple
Even if they're made of marble
Or Canal Street bling

From the maelstrom of the knowledge
Into the labyrinth of doubt
Frozed underground ocean
melting - nuking on my mind

Yes give me Everything Theory
Without Nazi uniformity
My brothers are protons
My sisters are neurons
Stir it twice, it's instant family



Albümde dikkat çeken bir diğer parça “My Strange Uncles From Abroad”Şarkının orijinali 2005 albümleri “East Infection” ‘da yer alan bu parçayı album için yeniden düzenlemişler.Favori Gogol parçalarımdan biri.

My strange uncles from abroad
yes I never met them
but I took everything they wrote
and I'll never forget them
Through the mystical communication
deep within it all comes true
forming underground railroad
for our ultimate break through


gogol bordello03 by ~gallbazz on deviantART

Hem annemi hem babamı ben köyümü özledim” tadında "Suddenly... (I Miss Carpaty)," sözlerden çok müziğe önem verilmiş .Yoksa Eugene Hutz ve arkadaşları memleketlerinmi özlemişler diyor insan dinlerken.

Suddenly door opened just a crack
a hand reached out and ordered me to duck
took me to a Sturm and Drang banquet
where Rismsky and Korsakov they met
On the Sturm and Drang banquet
where Kunitzky popal pod zapret
A stambuljanskij k Rudiku v Kismet
Still i miss Carpaty!
miss Carpaty, miss Carpaty
Sojuzivka is the best
but I still miss Carpaty!

Bu albümü diğer Gogol Bordello albümlerinden ayıran en büyük fark, sözlerde.Diğerleralbümlerde kısa kısa slogan olacak sözler var iken (Mesela “Think locally, fuck globally”) bu albümde uzun paragraflar mesaj kaygılı sözler var..”Super Taranta !” ‘da ise “Your country” ‘de milliyetçilik “Your country raised you -Your country fed you -And just like any other country -It will break you On front line send you -Tax the hell out of you -And just like any other country -It will lock you up you!”, ” Dub The Frequencies Of Love” ‘da ise bir eleştirisel bakış var. “Give me a vision when I got none- And thunderbolts in each hand of my own for -I'm comin' back to level -Everything they taught us wrong”


Gogol Bordello by ~rokarola on deviantART

Son olarak biraz geç keşfettiğim “American Wedding” ‘de albümün başarılı şarkılarından.

Have you ever been to American wedding?
Where is the vodka, where's marinated herring?
Where is the supply that gonna last three days?
Where is the band that like Fanfare.
Gonna keep it goin' 24 hours

Ne yaptıklarını aslında en güzel gene Eugene bir röportajında söylüyor galiba.
“It’s pretty much a scientific fact that we’re totally responsible for starting the whole [gypsy] trend. I am pretty much credited for that by every jury that there ever was… I cannot be challenged about it. It’s like challenging Charlie Chaplin with silent movies. Of course there were silent movies before Charlie Chaplin, but he’s the one who made it work.”- Eugene Hutz.

Özetle bir saati geçen albüm hızını “Alcohol” , “Tribal connection” gibi parçalarda düşürsede genede neşeli bir albüm.Gogol Bordello’nun en başarılı albümü ve bir sonrakinde acaba neler yapacak bu adamlar diye düşündüren bir albümü.
Gogol Bordello Top 5

1- Not a Crime



2- Baro Foro
3- When The Trickster Starts A-Poking
4- Star wearing purple
5- Think locally fuck globally

Super Taranta Top 5

1. American Wedding
2. My Strange Uncles From Abroad
3. Wonderlust King
4- Ultimate
5. Harem In Tuscany (Taranta)

Günün şarkısı 26/09/2007

PAOLO NUTINI LAST REQUEST

25 Eylül 2007 Salı

Günün şarkısı 25/09/2007

U2- Window in the sky -

İki videoda çok başarılı

versiyon 1



versiyon 2

23 Eylül 2007 Pazar

Günü Şarkısı- 24/09/2007

Fall Out Boy - This Ain't A Scene Its An Arms Race

13 Eylül 2007 Perşembe

Günün Şarkısı- 14/09/2007

Leonard Cohen / Famous Blue Raincoat



Sözleri çok hoşuma gitti.Bu sefer sözleride koydum.

It's four in the morning, the end of December
I'm writing you now just to see if you're better
New York is cold, but I like where I'm living
There's music on Clinton Street all through the evening.

I hear that you're building your little house deep in the desert
You're living for nothing now, I hope you're keeping some kind of record.

Yes, and Jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear
Did you ever go clear?

Ah, the last time we saw you you looked so much older
Your famous blue raincoat was torn at the shoulder
You'd been to the station to meet every train
And you came home without Lili Marlene

And you treated my woman to a flake of your life
And when she came back she was nobody's wife.

Well I see you there with the rose in your teeth
One more thin gypsy thief
Well I see Jane's awake --

She sends her regards.
And what can I tell you my brother, my killer
What can I possibly say?
I guess that I miss you, I guess I forgive you
I'm glad you stood in my way.

If you ever come by here, for Jane or for me
Your enemy is sleeping, and his woman is free.

Yes, and thanks, for the trouble you took from her eyes
I thought it was there for good so I never tried.

And Jane came by with a lock of your hair
She said that you gave it to her
That night that you planned to go clear

Sincerely, L. Cohen

The National-Boxer

The National kurulma aşamasında isim seçimi sırasında “American Mary” ve “The National” arasında kararsız kalmış ve daha sonra “The National” üzerinde karar kılmış ama web siteleri http://www.americanmary.com olarak kalmış.Bu yazıyı yazarken keşke “The National” değilde “American Mary” seçselerdi diye düşünmedim değil en azında google da ararken bana kolay olurdu diye tabiki ama .Esas çıkışı yakaladıkları albüm ise “Boxer”dan bir evvelki albüm “Alligator”.Bu albümden evvel plak şirketlerine değiştirip Beggars Banquet Records anlaşır ve yeni anlaşma ile grup elemanları işlerinden ayrılıp full time yeni albümleri için çalışmaya başlarlar. Ne tür işlerde çalıştıklarını merak edenler için söyliyeyim, Manhattanda çeşitli Internet firmalarında çalışıyorlarmış.



The National “Alligator” ‘la yakaladıkları müthiş çıkıştan iki yıl sonra 2007 nin mayıs ayında yeni albümlerini yayınladı. Albüm yaklaşık 2 aydır elimde olmasına ve çok sevmeme rağmen bir türlü bir şeyler yazamadım. Bazı albümler vardır içinde bazı şarkılar öne çıkar, bazı albümler vardır tamamını seversiniz parçaları birbirinden ayırt edemezsiniz.Boxer albümündeki parçaları birbirinden ayırt etmek gerçekten güç. Son zamanlardaki favorilerimden bir diğeri Sufjan Stevens’da iki şarkıda piyano ile eşlik etmiş gruba. "Racing Like a Pro" ve "Ada” bu şarkılar.

Albümün kapağında The National’ın küçük bir salonda sahnede slow bir parça çalarkenki resmi var. Yemek masalarının önündede bir alanda dans eden insanlar var. Bu resim albümün havasını çok güzel yansıttığını söyleyebilirim. Solist Matt Berninger’in bir röportajında okuduğum kadarıyla bu resim Prodüktörleri Peter Katis’in düğününde çekilmiş ve grup tarafından çok sevilen bir resimmiş.

Albüm açılışı “Fake Empire” piyanosu çifte gitarıyla ve nefeslileri ile son derece başarılı. Beste aşamasında bir çok versiyonu çıkmış ancak grup elemanları en çok bu versiyonu sevmişler.

İkinci parça albümün aynı zamanda ilk single “Mistaken for strangers” .Şarkının videosu aynı zamanda seyredenlerin içine sıkıntı bastırıyor. Videoda grup küçücük yerde şarkıyı seslendiriyor.


you have to do it running but you do everything that they ask you to
cause you don’t mind seeing yourself in a picture
as long as you look far away, as long as you look removed
showered and blue-blazered, fill yourself with quarters
showered and blue-blazered, fill yourself with quarters

you get mistaken for strangers by your own friends
when you pass them at night under the silvery, silvery citibank lights
arm in arm in arm and eyes and eyes glazing under
oh you wouldn’t want an angel watching over
surprise, surprise they wouldn’t wannna watch
another uninnocent, elegant fall into the unmagnificent lives of adults

make up something to believe in your heart of hearts
so you have something to wear on your sleeve of sleeves
so you swear you just saw a feathery woman
carry a blindfolded man through the trees
showered and blue-blazered, fill yourself with quarters
showered and blue-blazered, fill yourself with quarters



Albüm kapağından sanki bar grubu imajı çizselerde nedense sanki bana biraz evciller gibi geldi. Nedeni ise albümün 7.ve 9.şarkıları yani “Apartment story” ve “Guest room”

“Apartment song” ‘ da

so worry not
all things are well
we’ll be alright
we have our looks and perfume

stay inside til somebody finds us
do whatever the TV tells us
stay inside our rosy-minded fuzz

so worry not
all things are well
we’ll be alright
we have our looks and perfume on

“Guest room” ‘da

We miss being ruffians, going wild and bright
in the corners of front yards
getting in and out of cars
we miss being deviants

They’ll find us here here here in the guest room
where we throw money at each other and cry, oh my


Matt Berninger’s karamsar sözleri “Ada” ‘da iyice kendini belli ediyor

Ada don’t talk about reasons why you don’t want to talk about reasons
why you don’t wanna talk
now that you got everybody you consider sharp
all alone, all together, all together in the dark
leave it all up in the air



Kısacası yer yer romantik, karamsar gerçek olmayan bir maceraya çağıran bu albüm ilerki yıllarda bir klasik olarak anılmaya aday.Matt Berringer özellikle bu albümde sözlere çok güveniyor. Dinlerken özellikle dikkat diyorum.

Günün şarkısı 13/09/2007

DeVotchKa - Till The End Of Time

12 Eylül 2007 Çarşamba

Günün şarkısı 12/09/2007

UNKLE - Burn My Shadow

11 Eylül 2007 Salı

Magnolia ve Reign over me hakkında

Birbirine bağlı hikayeleri anlatan filmleri çok severim.Film bittikten sonra bu bağlantıları düşünüp arada hataları bulmaya çalışırım. Bu türde favorim Alejandro González Iñárritu’un Amores perros.Geçen senelerde seyrettiğimiz “Babel” ve “Crash” unutmamak lazım.Yıllar geçsede tekrar tekrar seyredilip aynı zevki alacağım türden filmlerdir benim için.Bu haftasonu malum hava kapalı, evdede yalnız olunca
Uzun zamandır ertelediğim Paul Thomas Anderson’nun 1999 yılı filmi Magnolia’yı seyrettim.Uzun zamandır ertelememin sebebi 2 saati aşkın bir film olmasıydı.Yani zamansızlık ancak filmi seyretmeye başlayınca filmin 3 saat olduğunu anlamam gecikmedi.  11 değişik ve birbirleriyle bir şekilde bağlantılı karakteri anlattığından aslında 3 saat nasıl geçti anlamadım desem yalan olmaz. Dikkat çeken karakterler ise;
Tom Cruise bu filmde son derece itici bir “self help” gurusu rolünde. Belkide kariyerindeki en başarılı rollerden birinde.İki tane litaratüre girecek cümlesi var.Birincisi "respect the cock" ikincisi röportajda sinirlenip gazeteci karşısında sessizce otururken “Ne oldu?” diye sorulduğında "I'm sitting here silently judging you"demesi.
John C. Reilly diğer bir hikayedeki iyi kalpli beceriksiz polis rolünde. Melora Walters ise bir keş rolünde oda gayet başarılı bir karakter.İkisinin birbirine yaklaşımı güzel incelenmiş.
Genelde çocuk karakterleri çok itici bulurum, ama bilgi yarışmasına hırslı babasının kurbanı olarak katılan dahi çocuk rolündeki Jeremy Blackman bu filme ve role çok yakıştığını düşünüyorum.Ve tabiki
William H. Macy her zamanki loser karakterlerinden birini çok başarılı canlandırıyor.Çocukken benzer bir bilgi yarışmasına katılmış ancak hayatta hiç bir şey olamamış bir karakter.Belki Jeremy Blackman’in büyümüş hali.



Özetle çok yorgun olmadığınız ama vaktinizinde bol olduğu bir gün için ideal bir film. Paul Thomas Anderson’un “Boogie Nights” ‘dan sonra çektiği ikinci önemli filmi.Bu arada bu filmden memnun kalanlara 2002 çektiği “Punch-drunk love” ı öneririm.





Bu haftasonunun seyrettiğim ikinci film Mike Binder’ın yönettiği “Reign over me”.Filmde küçük bir rolüde var. "The Mind of the Married Man" dizisinde hatırlıyabileceğiniz Mike Binder başarılı bir yönetmen ve senaryo yazarı olduğunu kanıtlıyor. Filmi ilk olarak imdb.com’da gördüğümde bu kadar yüksek rating nasıl aldığını merak etmiştim ama seyredince gerçekten hakettiğine karar verdim.Hem fazla sulandırmadan 9/11 filmi hemde güzel bir dostluk filmi. Adam Sandler karısını ve çocuklarını 9/11 de kaybetmiş kendini küçük dünyaya hapsetmiş bir karakter.Ipodu ve elektrikli kay kayı yaşayıp gidiyor.Herşeyle ilgisini kesmiş.Tipiyle ilgili şöyle bir benzetme okudum paylaşmak isterim.Bob Dylan saçlı Rain man’deki Dustin Hoffman a benzer bir karakter . Don Cheadle ise farklı bir yönden hapis hayatı yaşayan biri. Görünüşte herşeyi var, iyi bir işi ailesi ama karısının oluşturduğu bir dünyada yaşıyor.Çok fazla detaya girmek istemiyorum izleyecek olanların tadını kaçrımamak için.



Filmin müzikleri çok başarılı, girişteki kaykayla NY sokaklarında Adam Sandler’in gidişi çok güzel çekilmiş, NY dekoru filme ayrı bir hava kattığını söylememe gerek yok. 11 Eylüldede bir 9/11 filmiyle ilgili yazmak ayrı bir hoşluk oldu.  Son olarak küçük bir not “Magnolia” sonunda önerdiğim “Punch-drunk love” ‘da bir Adam Sandler filmidir.

Günün şarkısı 11/09/2007

Yves Larock - Rise up

10 Eylül 2007 Pazartesi

Günün istek parçası 10/08/2007-Common People

Morrisey'in istek parçasıdır.



William Shatner versiyonu

9 Eylül 2007 Pazar

Günün Şarkısı- 10/09/2007

Carlos Santana Feat Chad Kroeger-Into The Night

7 Eylül 2007 Cuma

Bon Jovi Unplugged

80 yılların sonlarında ortaokul lise çağlarında iken en sevdiğim gruplardan biri Bon Joviydi. Yıllar geçti müzik akımları değişti ama Bon Jovi o zamanki soundunda uzun süre ısrar etti.O günlerden kalma balladlarda ısrar edincede grup yavaş yavaş popüleritesini kaybetti. 3-4 sene evvelde o zamanki popüler parçalarından oluşan bir best of yayınladığında bile çok fazla heyecanlanmamıştım.Yeni düzenlemeler sanki şarkıların havasını bozmuştu.
2007 de ise Bon Jovi tarz değiştirip karşımıza geldi. 10-12 yıl süren ısrar bu sefer son bulmuş tarz country’e kaymıştı.Country müziğini sevip sevmemem bir yana en azından hala piyasadayız biz ölmedik mesajı veriyor bu albüm. Bu yazının esas konusu bu albüm değil.Geçenlerde elime Haziran sonunda MTV için verdikleri Unplugged konserinin kayıtları geçti.Eski yeni parçalardan oluşan bu konser bir yandan tatlı bir nostalji yaratırken bir yandanda yeni albümden hit potansiyeli olan parçaları dinleme fırsatı veriyor.
“Who says you can’t go home” isimli hareketli parçayla açılan konser



2007 albümlerinin isim parçası Lost Highway ile devam ediyor.



Hey, hey, I finally found my way
Say goodbye to yesterday
Hit the gas there ain't no brakes on the lost highway
Yeah I'm busting loose, I'm letting go
Out on this open road
It's independence day on this lost highway

I don't know where I'm going
But I know where I've been
Now I'm afraid of going back again
So I drive, years and miles are flying by
And waiting there to great us
Is my plastic dashboard Jesus

Ve daha sonra “You give love a bad name” ile devam ediyor.Şarkının ortasında “Hit road Jack” ‘e bir geçiş yapması çok keyifli.Devamında bir başka Bon Jovi klasiği “Livin’ on a prayer” ile devam ediyor.Genelde konserlerinde seslendirdikleri slow versiyonu bu şarkının havasını biraz bozsada yinede “Livin’ on a prayer” Livin’ on a prayer”dır deyip devam ediyoruz.



Bir başka 2007 şarkısı aynı zamanda albümün ilk single’ı "(You Want To) Make A Memory" ile devam ediyor.Eski Bon Jovi parçaları havasındaki bu şarkının sözleri ise şöyle;

If you go now, I’ll understand
If you stay, hey, I got a plan
You wanna make a memory
You wanna steal a piece of time
You could sing a melody to me
And I could write a couple lines
You wanna make a memory.

If you don’t know if you should stay
And you don’t say what’s on your mind
Baby just, breathe there’s no where else tonight we should be-
You wanna make a memory
You wanna steal a piece of time
You could sing a melody to me
And I could write a couple lines
You wanna make a memory
You wanna make a memory



Konserin benim en hoşuma giden kısmı ise şarkı aralarındaki Jon Bon Jovi’nin konuşmaları.Özellikle “Hallelujuah” başında şarkıyı ilk duyduğu zamanla ilgili anlattığı hikaye gerçekten çok komik. 90’ların başında bir Jeff Buckley konserinde ilk defa bu şarkıyı duymuş ve parçayı onun şarkısı sanıp “Işte hit dediğin böyle olmalı” demiş yanındakilere.Yanındakilerin tepkiside şarkının yıllar evvel Leonard Cohen tarafından yazıldığı yönünde olmuş.Buna benzer ara konuşmalar dinleyene tam konser havasına sokuyor.



Bed of Roses” ve “It’s my life” gibi eski parçalarında arasında bir Leann Rimes ile düet varki biraz eski moda havasında olmasına rağmen 90’ları özleyenler için güzel bir balad.



Lay your head on my pillow
I sit beside you on the bed
Dont you think its time we say
Some things we havent said
It aint too late to get back to that place
Back to where, we thought it was before
Why dont you look at me
Til we aint strangers anymore

Sometimes its hard to love me
Sometimes its hard to love you too
I know its hard believing
That love can pull us through
It would be so easy
To live your life

Tabiiki “It’s my life” ‘ın başındaki sempatik konuşmayıda atlamamak lazım.

Like Frankie said
I did it my way
I just want to live while I'm alive
'Cause it's my life




Konser “Lost highway” ‘den üç yeni parça ile bitiyor.”Whole lot of leavin’ “, “Any other day” ve “The Last night”. Biraz daha çoşkulu bitmesini beklerdim konserin ancak genede tatmin eden bir son var.



Bon Jovi’yi özleyenler için çok iyi bir fırsat bu konser.Onun haricinde benim gibi unplugged konser meraklılarında hoşuna gideceğine eminim.

Bon Jovi live Top 5
1-You give ove a bad name
2-Who says you can’t go home
3-Hallejuah
4-Livin’ on a prayer
5-Bed of roses

Günün şarkısı 07/09/2007

Bloc Party - Hunting For Witches



Luciano Pavarotti anısınada Miss Sarajevo

6 Eylül 2007 Perşembe

Günün şarkısı 06/09/2007

Puan ve yorum bekliyorum..

Manic Street Preachers "Autumnsong "

3 Eylül 2007 Pazartesi

JOHN MAYER

Grammy ödüllü şarkıcı, söz yazarı, gitarist John Mayer’ın müzik hayatı, bir komşusunun Stevie Ray Vaughan‘nın bir kasetini vermesiyle başlıyor. İlk şarkısını da 17 yaşında iken geçirdiği bir kalp rahatsızlığı sonucu hastanede kalıp eve döndükten sonra yazıyor. Daha sonra Boston’daki Berklee Koleji’ne müzik eğitimi almak için başlasada yaratıcılıktan çok tekniğe önem verdiklerini söyleyerek okulu bırakıp Atlanta’ya taşınıyor. Orada bir süre yerel küçük mekanlarda çaldıktan sonra, ilk albümünü, “Inside wants out” ‘u çıkartıyor. Ama büyük bir plak şirketi ile anlaşması, Southwest Müzik festivalinden sonra oluyor ve önce sadece internette yayınlanan “Rooms for Squares”i çıkartıyor. Bu albümden “No such things”, “Your body is wonderland” ve “ Why Georgia”, 2002 yılında radyolarda sıkça çalınıyor. Özellikle “Your body is wonderland” ile büyük başarı yakalıyor ve 2003 yılı Grammy ödüllerinde En iyi Erkek Pop Vokal ödülünü kazanıyor. Ben de ilk bu şarkısı ile tanıdım kendisini. İlk duyduğumda Dave Matthews’ün yeni şarkısı sanmıştım ve hala bütün albümlerini dinlemiş olmama rağmen, seslerinin inanılmaz benzediğini düşünürüm.





2003 yılında “Heavier things” albümünü çıkarır. Ancak bu albüm, “Rooms for Squares” kadar ticari bir başarı getirmesede şimdiye kadar çıkardığı en başarılı single’ı içerir; ”Daughters”. Grammy ödüllerinde yılın şarkısı ödülünüde John Mayer’a kazandırır. Aynı ödüllerde yılın En İyi Erkek Vokali Ödülünü de kazanır.

Fathers, be good to your daughters
Daughters will love like you do
Girls become lovers who turn into mothers
So mothers, be good to your daughters too



Bu albümde en sevdiğim parça, hayatını sorguladığı, nelerin eksik olduğunu düşündüğü “Something’s missing”

Something's missing
And I don't know how to fix it
Something's missing
And I don't know what it is
No I don't know what it is
Something's different
And i don't know what it is
No I don't know what it is

Friends -check- Money -check- A well slept -check- Opposite sex -check- Guitar -check- Microphone -check- Messages waiting for me, when i come home -check-



Özellikle sonunu check-list gibi yapmasını son derece orijinal buluyorum. Bu şarkının bir başka özelliği de, çıkardığı tüm konser albümlerinde bulunması. Albümdeki diğer dikkat çeken parçalar ise ilk single olan, sanki bir kariyer hırsıyle dolu birini anlatan, “Bigger than my body”;

Someday I'll fly
Someday I'll soar
Someday I'll be so damn much more
Cause I'm bigger than my body gives me credit for

Why is it not my time?
What is there more to learn?
Shed this skin I've been tripping in
Never to quite return

Eğlenceli ve espirili sözleri olan bir değişim beklentisindeki bir adamı anlatan “New Deep”

I'm so alive
I'm so enlightened
I can barely survive
A night in my mind
I've got a plan
I'm gonna find out just how boring I am
And have a good time
………………………….

I'm a new man
I wear a new cologne and
You wouldn't know me if your eyes were closed
I know what you'll say
'This won't last longer than the rest of the day'
But you're wrong this time
You're wrong

2005 yılında John Mayer Trio isimli bir grup kurar. John Mayer hariç grupta basçı Pino Palladino ve baterist Steve Jordan’dan oluşan grup bir de “Try!” isimli konser albümü çıkartır. Grubun ilk single’ı "Who Did You Think I Was?" olur. Bu albümde tür, blues’a doğru kaymaya başlamıştır. 2006 ortasında grup dağılır ama son röportajlarından anlaşıldığı üzere grup, yeni albümüleri için stüdyoda.



2006 Eylülünde de “Continuum” albümü piyasaya çıkar. Bu albümün türü daha öncekilerin bir harmanı gibidir. John Mayer Trio’nun “Try” albümünden iki şarkı da, ”Vultures” ve “Gravity”, bu albümde yer alır. Diğer iki albümde olduğu gibi gene bir çok dalda Grammy aday olur. Bunların içinde en prestijlisi yılın albümü dalında olandır ve enteresan bir şekilde rakibi John Mayer Triodur. En iyi pop vokal albüm ödülü haricinde bu albümde çıkan ilk single, “Waiting on the world to change” yılın şarkısı ödülünü kazanır. Bu şarkı, kendi jenerasyonunun neden politikaya çok fazla meraklı olmadığını eleştirisel bir gözle anlatan bir şarkıdır.

2005 yılında John Mayer Trio isimli bir grup kurar. John Mayer hariç grupta basçı Pino Palladino ve baterist Steve Jordan’dan oluşan grup bir de “Try!” isimli konser albümü çıkartır. Grubun ilk single’ı "Who Did You Think I Was?" olur. Bu albümde tür, blues’a doğru kaymaya başlamıştır. 2006 ortasında grup dağılır ama son röportajlarından anlaşıldığı üzere grup, yeni albümüleri için stüdyoda.

2006 Eylülünde de “Continuum” albümü piyasaya çıkar. Bu albümün türü daha öncekilerin bir harmanı gibidir. John Mayer Trio’nun “Try” albümünden iki şarkı da, ”Vultures” ve “Gravity”, bu albümde yer alır. Diğer iki albümde olduğu gibi gene bir çok dalda Grammy aday olur. Bunların içinde en prestijlisi yılın albümü dalında olandır ve enteresan bir şekilde rakibi John Mayer Triodur. En iyi pop vokal albüm ödülü haricinde bu albümde çıkan ilk single, “Waiting on the world to change” yılın şarkısı ödülünü kazanır. Bu şarkı, kendi jenerasyonunun neden politikaya çok fazla meraklı olmadığını eleştirisel bir gözle anlatan bir şarkıdır.

Sözler arasında hem biraz jenerasyonunu savunma,

Me and all my friends
We're all misunderstood
They say we stand for nothing and
There's no way we ever could

Now we see everything that's going wrong
With the world and those who lead it
We just feel like we don't have the means
To rise above and beat it

So we keep waiting
Waiting on the world to change
We keep on waiting
Waiting on the world to change

hemde mevcut sisteme eleştirisel bir bakış bulunmakta.

It's hard to beat the system
When we're standing at a distance
So we keep waiting
Waiting on the world to change

Now if we had the power
To bring our neighbors home from war
They would have never missed a Christmas
No more ribbons on their door
And when you trust your television
What you get is what you got
Cause when they own the information, oh
They can bend it all they want

That's why we're waiting
Waiting on the world to change
We keep on waiting
Waiting on the world to change

It's not that we don't care,
We just know that the fight ain't fair
So we keep on waiting
Waiting on the world to change

And we're still waiting
Waiting on the world to change
We keep on waiting waiting on the world to change
One day our generation
Is gonna rule the population
So we keep on waiting
Waiting on the world to change

We keep on waiting
Waiting on the world to change




Aynı konseptte devam eden benim favori şarkılarımdan biri olan “Belief”

Everyone believes
From emptiness to everything
Everyone believes
And no ones going quietly

We're never gonna win the world
We're never gonna stop the war
We're never gonna beat this
If belief is what we're fighting for

What puts a hundred thousand children in the sand
Belief can





Müthis blues balladı olan “Gravity”

Gravity is working against me
And gravity wants to bring me down

Oh I'll never know what makes this man
With all the love that his heart can stand
Dream of ways to throw it all away

Ve benim favorim folk ve blues’un iç içe geçtiği "The Heart Of Life"

I hate to see you cry
Lying there in that position
There's things you need to hear
So turn off your tears
And listen

Pain throws your heart to the ground
Love turns the whole thing around
No it won't all go the way it should
But I know the heart of life is good

Bu albümden “"Waiting on the World to Change" ve "Slow Dancing in a Burning Room CSI NY’da, “Gravity” ise House MD dizisinde kullanılır. Özellikle konser kayıtlarından çok net anlaşılan John Mayer, günümüzün önemli gitaristlerinden birisi. Şubat 2007’de Rolling Stones dergisi, kapağında kendisinden Slowhand Jr. olarak bahseder. Baba Slowhand tabiki tahmin ettiğiniz gibi, beraber Avustralya turnesi yaptığı Eric Clapton’dır. Herbie Hancock’la yaptığı bir çalışma sonrasında, “Kendisini tanıdığım kadarıyla söz yazarı ve besteci sanıyordum ama bu adam harbiden iyi gitar çalıyormuş” der.”Time dergisi ise kendisini “100 Most Influential People of 2007” arasında gösterir.



Tüm bunlara ek olarak John Mayer’ın VH-1’da yayınlanan bir komedi programı ve Esquire dergisinde de, “John Mayer’dan müzik dersleri” diye bir köşesi bulunmaktadır. Şu anda aktif olarak 3 blogu bulunmakta ve bunların birinde kendi t-shirt, ayakkabı tasarımlarını sergilemektedir. Bir röportajında en büyük hayalinin, bir Air Max tasarımı yapmak olduğunu söylemektedir.

Bu kadar değişik alanlarda boy gösteren John Mayer’ı öncelikle Continuum ve herhangi bir konser albümünde dinleyerek başlayabilirsiniz. Özellikle konserlerdeki gitar performansları ve sempatik tavırları, şarkı aralarındaki konuşmaları dikkate değer. Son, “Rooms for Squares” ve “Heavier Things”den sonra çıkardığı gerek konser gerekse aynı şarkıları değişik yorumlarla farklı albümlerde kullanması, yaratıcılık tarafını sorgulatsada son zamanda takip edilmesi gereken müzisyenlerden biri olduğunu düşünüyorum.