29 Mart 2012 Perşembe

Rango

Genelde animasyon filmlerini kaçırmamaya çalışırım ama nedense Rangoyu bir türlü seyredememiştim.Çok değişik bir animasyon filmi olmuş.Bir kere Pixar'ın sevimli karakterlerinin aksine son derece çirkin karakterlerden oluşan bir kadro var.Seslendirme kadrosunda Johnny Depp,Alfred Molina,Ned Beatty gibi isimler var.



Yönetmenliğini ise Gore Verbinski var.Verbinski ismini Pirates of the Caribbean filmlerinden hatırlayabilirsiniz.Yani daha evvelden Johnny Depp ile çalışmış bir isim.



Müziklerine gelince Hans Zimmer'in hazırladığı harika bir albüm var.Albümde Los Lobos ve Rick Garcia'da var.



Filmde bir çok eski (özellikle western türündeki)filmlere göndermeler mevcut.Örneğin A Fistful of Dollars, The Good, the Bad and the Ugly, Once Upon a Time in the West.

Jonathan Safran Foer ve Aşırı Gürültülü ve İnanılmaz Yakın



İki sene evvel Siren yayınları ve Jonathan Safran Foer ile tanıştım.İkisinden de okuduğum ilk kitap "Aşırı gürültülü ve İnanılmaz Yakın" idi.Genelde kitapların ilk yirmi sayfasına geldiğimde kitap hakkında ne düşündüğüme karar veririm."Aşırı gürültülü ve İnanılmaz Yakın" çok ciddi gel-gitler yaşatan bir kitaptır benim için.200.sayfaya geldiğimde 2-3 defa bırakma ve tekrar başlama kararı almıştım.En sonunda son derece mutlu şekilde bitirmiştim.


O gece babam beni yatırır ve kitap hakkında konuşurken bu meseleye bir çözüm düşünüp düşünemediğini sormuştum.
“Hangi mesele?”
“Fazlasıyla önemsiz olmamız meselesi.”
“Pekala, bir uçak seni alıp Sahra çölü’nün ortasına bıraksa ve sen orada, bir cımbızla bir kum tanesini yerinden bir milimetre oynatsan ne olur?” demişti. “Muhtemelen susuzluktan ölürdüm,” demiştim.
“Hayır, tam o anda, tek kum tanesini oynattığında demek istedim. ”Ne anlama gelirdi bu?” demişti.
“Bilmem. ne?” demiştim. “düşün bakalım,” demişti. düşünmüştüm.
“Herhalde bir kum tanesini oynattığım anlamına gelirdi.”
“Ki o da Sahra’yı değiştirdiğin anlamına gelirdi.”
“yani?”
“Yani mi? Yani, Sahra uçsuz bucaksız bir çöldür. Ve milyonlarca yıldır var. Ve sen onu değiştirdin!”
“Doğru!” demiştim yerimde doğrularak. “Sahra’yı değiştirdim!”
“Anlamı?” demişti. “Ne? Söyle.”
“Eh, Mona Lisa’yı yapmaktan veya kanseri tedavi etmekten bahsetmiyorum. sadece bir kum tanesini bir milimetre oynatmaktan bahsediyorum.”
“E?” “Bunu yapmasaydın insanlık tarihi şöyle gidecekti…” “Hı-Hı?” “Ama yaptın. yani?” yatakta ayağa kalkmış, yıldızları göstermiş ve bağırmıştım:
“İnsanlık tarihinin gidişatını değiştirdim!” “Doğru.” “Evreni değiştirdim!” “Değiştirdin.”
“Ben, Tanrı’yım!”
“Sen ateistsin.”
“Ben, yokum!” yatağa, kollarına atlamıştım ve kahkahalarla gülmüştük.


Bu sene kitabın filminin çekildiğini okuduğumda merakla beklemeye başladım.Daha sonra kadrosunda Tom Hanks ve Sandra Bullock'un olduğunu öğrendiğimde merakım bir kat daha arttı.Yönetmen olarak ise Stephen Daldry seçilmişti.Yönetmeni Billy Elliot,The Hours ve The Reader filmlerinden hatırlayabilirsiniz.(Favorim Billy Elliot dır.)



Hikaye bir 11 Eylül hikayesi ama arka planda çok güzel bir baba oğul hikayesi var.11 Eylül sırasında babası ölen Oskar,bir süre sonra babasının eşyaları arasında eski bir vazonun içinde bir anahtar bulur.Bu anahtarın babasının ona hazırladığı bir oyun olduğunu düşünerek New York şehrinde hangi kilidi açacağını aramaya başlar.(Babası sağken Oskar'a sürekli bir takım nesneleri saklayıp bulmasını sağlayarak bir takım dersler vermektedir.)
Filmde Tom Hanks çok başarılı bir baba olmuş.Sandra Bullock role yakışmış ama bence en ilginç seçim Oskar rolündeki Thomas Horn.Yapımcılar Horn'u Jeopardy yarışmasında görüp seçmelere katılması istenmiş.
Bir süredir Oskar ödül töreninde En iyi film dalında aday sayısı arttı."Extremely Loud & Incredibly Close" bu seneki adaylardan biriydi.

Filmler hakkında önceden fikir almak için genelde Internet movie database iyi bir kaynaktır.Özellikle kadrosu iyi olan filmlerde düşük puan var ise o filmlerden uzak durmakta fayda vardır.Genelde değişik insanlar tarafından puanlama yapıldığı için objektif bir puan ortaya çıkar.Bu filmde ise kadro ve yönetmen göz önüne alındığında oldukça 6,7 gibi düşük bir puan var.İlk defa hakkının yendiğini düşündüğüm bir filmle karşılaştığımı söylersem abartmış olmam.



Dünya hep aynı kalırken ölen insan sayısının artması ve günün birinde kimseyi gömecek yer kalmayacak olması tuhaf değil mi yani? Geçen yıl, dokuzuncu yaşgünümde babaannem bana, 'The National Geographic' dediği National Geographic dergisine abonelik hediye etti... Her neyse, büyüleyici olan, dergide bugün dünyada tarih boyunca ölmüş olan herkesten daha fazla canlı insan bulunduğunu okumamdı. Başka bir deyişle bugün herkes birden Hamlet oynamaya kalksa, yeterince kafatası bulunmayacağı için bu mümkün olmayacaktı!

26 Mart 2012 Pazartesi

Blues Traveler -25

Mart başında Blues Traveler 25.yılını kutlamak amaçlı bir "Best of" albüm yayınladı.



Grubu ilk olarak 1994 yılında çıkardıkları "four" isimli albümle duymuştum.Hatırlayan bilir "Run-Around" ve "Hook" o yıllarda çok sevilmişti.1996 yılında ise "Run-Around" ile Grammy kazanmışlardı.



Gerçi ben "Hook" parçasını daha çok severim.



Blues Traveler özellikle konser performansıyla çok sevilir.10 studyo albümüne ilave olarak 3 adet konser albümü mevcuttur.Özellikle John Popper'ın ağız mızıkası ile yaptığı gösteriler son derece meşhurdur.





25 Mart 2012 Pazar

Açlık Oyunları

Zaman zaman bazı şeylere kafayı takıyorum.Suzanne Collins'in "Açlık oyunları" serisini de okumaya başlamam seri kitap okumaya kafaya takmama denk geliyor.Her ne kadar hedef kitlesinde olmasam da son kitaba kadar zevkle okuduğum bir seri oldu.(Son kitap biraz sıkmıştı açıkcası)



Popüler serilerin aksine(Twilight veya Harry Potter) fazlaca doğaüstü olayları hikayeye karıştırmadan güzel bir hikaye olduğunu düşünüyorum.Filme çekildiğini okuyunca ne zaman vizyona gireceğini merakla beklemeye başladım.



Yönetmen koltuğunda seyrek film çeken bir isim var.Gary Ross'u daha evvel Seabiscuit (2003),Pleasantville (1998)filmlerinden hatırlayan olabilir.İlk duyduğumdan riskli bir seçenek gibi gelmişti.Dün akşam filmi seyredince projenin altından başarı ile kalktığını düşündüm.Romana sadık kalmış.Hatta bazı sahnelere kitabı okurken birebir kafamda canlandırdığım gibi çekilmiş.



Bu tür gençleri hedefleyen filmlerde yeni bir uygulama gözlemlemekteyim.Filmde çalmasa da son derece iddialı isimlerden oluşan albümler piyasaya çıkarıyorlar.



1. "Abraham's Daughter" Arcade Fire 1st song in end credits 3:22
2. "Tomorrow Will Be Kinder" The Secret Sisters 3:25
3. "Nothing to Remember" Neko Case 2:58
4. "Safe & Sound" (featuring The Civil Wars) Taylor Swift 2nd song in end credits 4:00
5. "The Ruler and the Killer" Kid Cudi 4:33
6. "Dark Days" Punch Brothers 3:53
7. "One Engine" The Decemberists 3:01
8. "Daughter's Lament" Carolina Chocolate Drops 2:46
9. "Kingdom Come" The Civil Wars 3rd song in end credits 3:42
10. "Take the Heartland" Glen Hansard 2:45
11. "Come Away to the Water" (featuring Rozzi Crane) Maroon 5 5:13
12. "Run Daddy Run" (featuring Pistol Annies) Miranda Lambert 2:45
13. "Rules" Jayme Dee 3:27
14. "Eyes Open" Taylor Swift 4:04
15. "Lover Is Childlike" The Low Anthem 4:15
16. "Just a Game" Birdy 4:01

İlk romanı okurken aklıma Japon filmi Battle Royale(2000) gelmişti.(Takeshi Kitanoyu anmadan geçmeyelim)



Daha iki kitap olduğu düşünülürse konu sıkıntısındaki Hollywood'a ilaç gibi gelen bir proje gibi gözüküyor.Jennifer Lawrence tam kafamdaki gibi bir Katniss Everdeen olmuş.Stanley Tucci ve Donald Sutherland çok başarılılar.