22 Şubat 2012 Çarşamba
Bruce Springsteen - We Take Care Of Our Own
Bruce Springsteen 17.albümünü yayınladı.Albümün adı "Wrecking ball".Hip-hop'dan İrlanda folk müziğine müthiş bir harman var.2011 yazında ölen Clarence Clemons iki parçada eşlik ediyor.İşte ilk klip "We Take Care of Our Own"
Death to my hometown
SXSW konuşması
Death to my hometown
SXSW konuşması
13 Şubat 2012 Pazartesi
Hachiko: A Dog's Story ve Red dog
Takashi alınmasın ama geçen sene içerisinde seyrettiğimiz iki film hakkında yazmak istiyorum. İkisi de maalesef köpeklerle ilgili Tako'cuğum.
İki film de köpeklerin sadakati hakkında. İnsanları kolayca etkileyecek bu köpek özelliği, kedilerde yok. Belki de bu yüzden kedi filmlerini fazla göremiyoruz. 2001 yapımı "Cats and Dogs" ve devam filmi var mesela ama genelde bunlar da köpek ağırlıklı filmler. Hatta kedi, kötü karakter bu filmlerde.
Kediler pek fazla rol yapma taraftarı değiller sanırım. Yaklaşık 5 sene evvel Disney World'de bir hayvan gösterisine girmiştik. Köpek ve kuş ağırlıklı bu gösterinin sonunda bir kedi çıkıyor yaklaşık 10 metre koşup bir yazıya çarpıyor yazı "The End" şeklini alıyordu. Onu bile zorla yaptığı o kadar belliydi ki kedinin. Zorla çıktı yapsam mı geri mi dönsem diye 10 saniye kadar bekledi ve sonunda yaptı ama diğer göstericilerin yaptıkları yanında çok küçük bir roldü. Neyse Takashi'nin gönlünü alarak yaptığımız bir girişten sonra filmlere başlasam iyi olacak.

İlk film Lasse Hallström'ün yönettiği Hachiko: A Dog's Story. Hallström sevdiğim bir yönetmen. İsveçli. Hatırlamayanlar için bir kaç filmini söylemek gerekirse; What's Eating Gilbert Grape, The Cider House Rules ülkemizde en bilenen filmi ise Chocolate (Juliette Binoche ve Johnny Depp'in oynadığı biter bitmez herkesin çikolata yeme isteği duyduğu film). Benim favori filmim ise her ne kadar filmografisinde önemli bir yer tutmasa da "The Shipping News"dir. Merak edenler için filmle ilgili tanıtım;
Her ne kadar "Dear John" gibi neden çektiğini anlamadığım bir filmi de olsa genel olarak takip ettiğim sevdiğim bir yönetmendir. Hachiko gene benzer bir tonda başlayan ama filmin yarısından itibaren izleyici tam anlamıyla darmadağın eden bir film. Senaryo gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmış. Hallström 1920'li yıllarda geçen hikayeyi günümüze taşımış.
Hikayeyi yazmak istemedim ama o kadar etkileyici ki, ölümünden sonra Hachiko'nun heykeli yaşadığı Shibuya Tren istasyonuna dikilmiş.

Bu resim filmin sonunada Hallström tarafından eklenmiş. Richard Gere Hachi'nin sahibini, Joan Allen ise karısını oynuyor.
Birkaç gereksiz bilgi;
-Japonca "Hachi" sekiz anlamına,"Ko" prens anlamına geliyor.
-Cinsi Akita. Husky cinsine benzer bir cins

İkinci film ise gene bir sadık köpek ile ilgili: Red Dog

Kriv Stenders yönettiği bir Avustralya filmi. Film Inside Film ödüllerinde dokuz dalda aday olup yedi ödül kazanmış. Yönetmen hakkında pek bir şey bilmiyorum. Filmde tek tanıdık isim Josh Lucas. American Psycho, Beautiful Mind gibi filmlerde yan rollerden hatırlayabilirsiniz. Sanırım seyrettiğim ilk başrolü.
Film Avustralya kırsalı Dampier'de geçiyor. Özellikle görüntü yönetmenliği çok başarılı. Filmin müziklerini de çok beğendim. Köpeğin cinsi Kelpie imiş. Merak edenlere normal rengide aşağıdaki gibi.
İki film de köpeklerin sadakati hakkında. İnsanları kolayca etkileyecek bu köpek özelliği, kedilerde yok. Belki de bu yüzden kedi filmlerini fazla göremiyoruz. 2001 yapımı "Cats and Dogs" ve devam filmi var mesela ama genelde bunlar da köpek ağırlıklı filmler. Hatta kedi, kötü karakter bu filmlerde.
Kediler pek fazla rol yapma taraftarı değiller sanırım. Yaklaşık 5 sene evvel Disney World'de bir hayvan gösterisine girmiştik. Köpek ve kuş ağırlıklı bu gösterinin sonunda bir kedi çıkıyor yaklaşık 10 metre koşup bir yazıya çarpıyor yazı "The End" şeklini alıyordu. Onu bile zorla yaptığı o kadar belliydi ki kedinin. Zorla çıktı yapsam mı geri mi dönsem diye 10 saniye kadar bekledi ve sonunda yaptı ama diğer göstericilerin yaptıkları yanında çok küçük bir roldü. Neyse Takashi'nin gönlünü alarak yaptığımız bir girişten sonra filmlere başlasam iyi olacak.

İlk film Lasse Hallström'ün yönettiği Hachiko: A Dog's Story. Hallström sevdiğim bir yönetmen. İsveçli. Hatırlamayanlar için bir kaç filmini söylemek gerekirse; What's Eating Gilbert Grape, The Cider House Rules ülkemizde en bilenen filmi ise Chocolate (Juliette Binoche ve Johnny Depp'in oynadığı biter bitmez herkesin çikolata yeme isteği duyduğu film). Benim favori filmim ise her ne kadar filmografisinde önemli bir yer tutmasa da "The Shipping News"dir. Merak edenler için filmle ilgili tanıtım;
Her ne kadar "Dear John" gibi neden çektiğini anlamadığım bir filmi de olsa genel olarak takip ettiğim sevdiğim bir yönetmendir. Hachiko gene benzer bir tonda başlayan ama filmin yarısından itibaren izleyici tam anlamıyla darmadağın eden bir film. Senaryo gerçek bir olaydan esinlenerek yazılmış. Hallström 1920'li yıllarda geçen hikayeyi günümüze taşımış.
Hikayeyi yazmak istemedim ama o kadar etkileyici ki, ölümünden sonra Hachiko'nun heykeli yaşadığı Shibuya Tren istasyonuna dikilmiş.

Bu resim filmin sonunada Hallström tarafından eklenmiş. Richard Gere Hachi'nin sahibini, Joan Allen ise karısını oynuyor.
Birkaç gereksiz bilgi;
-Japonca "Hachi" sekiz anlamına,"Ko" prens anlamına geliyor.
-Cinsi Akita. Husky cinsine benzer bir cins

İkinci film ise gene bir sadık köpek ile ilgili: Red Dog

Kriv Stenders yönettiği bir Avustralya filmi. Film Inside Film ödüllerinde dokuz dalda aday olup yedi ödül kazanmış. Yönetmen hakkında pek bir şey bilmiyorum. Filmde tek tanıdık isim Josh Lucas. American Psycho, Beautiful Mind gibi filmlerde yan rollerden hatırlayabilirsiniz. Sanırım seyrettiğim ilk başrolü.
Film Avustralya kırsalı Dampier'de geçiyor. Özellikle görüntü yönetmenliği çok başarılı. Filmin müziklerini de çok beğendim. Köpeğin cinsi Kelpie imiş. Merak edenlere normal rengide aşağıdaki gibi.
Kaydol:
Yorumlar (Atom)